Alaaddin Şahintekin
Alaaddin Şahintekin
ŞAMPİYONLARIN ANTRENÖRÜ

ALAADDİN ŞAHİNTEKİN'İN HAYATI

Kökleri, Horasan üzerinden göç eden Türklere uzanan bir aileden gelen Alaaddin Şahintekin, 1977 yılının başında dondurucu bir 5 Ocak gecesi Iğdır’ın Tuzluca ilçesinde dünyaya geldi. Erken çocukluk dönemini; doğanın içinde, serin yaylalarda özgürce geçirdi. Alaaddin 6 yaşına geldiğinde ailesi İstanbul’a göç etmeye karar verdi.

İstanbul’daki yeni yaşamına alışmaya çalışan ailenin meraklı ve enerji dolu neşesi Alaaddin, Cüneyt Arkın’ı taşındıkları mahallede çekilen film setinde görünce gelecekte ne olmak istediğini bulmuştu bile. Hayran gözlerle izlediği film setinden kendini alamıyordu. Alaaddin, istemeden de olsa Arkın’ın dikkatini çekti. Onun her hareketini izliyor ve hakkında daha çok şey öğrenmeye çalışıyordu.  Cüneyt Arkın o yıllarda karate ile ilgileniyordu. En iyi üstadların yanında karate yapıyordu. Karate ile bu şekilde tanışmış oldu. 1984 yılında semtlerinde bir karate salonu açıldı. O dönem bu karate kursuna gidecek maddi imkanları yoktu. Alaaddin’in amcası Yakup Şahintekin, Alaaddin’i İFA Spor Kulubü’ne yazdırdı.

Alaaddin kararlıydı, karateyi öğrenecekti. İmkansızlıkların bilincindeydi. Ancak ailesi de bir şeyi çok iyi görüyordu, Alaaddin farklı bakıyordu. Erken uyanıyor, planlı hareket ediyordu. Yıllarca karate öğrenmeye devam etti. Kimse öğrenmedi kursun aylık ücretinin ne kadar olduğunu. Bir tek o biliyordu. Ayakkabı boyadı, suculuk yaptı, inşaatlarda tuğla taşıdı, tavuk bile sattı ama gereken parayı denkleştirdi; hem okulu hem de karate eğitimi için. Hedefi netti, gözü karaydı.

Türkiye Milli Takımı’na girmesinden tam on yıl önce, 1984 yılında kayıt olduğu spor kulübünde müsabakalara katılmaya başladı. 1986 yılında ilk kez İstanbul Şampiyonası’na katılmıştı ve karate hayatının henüz 2. yılını doldururken kulübüne bronz madalya getirdi. Ama hırslıydı, eksiklerini gördü. Önemli bir tecrübe oldu bu ona. 1988’de İstanbul şampiyonuydu artık. Hocalarını bile hayrete düşüren büyük bir azimle çalışıyordu. Kendisini bekleyen ağır hastalıktan habersizdi. 1990 yılında Türkiye Şampiyonası’na ilk kez katıldığı müsabakaların ardından aniden hastalandı. Doktorların yüzlerinden gizleyemedikleri endişeleri durumun ciddiyetini hissettiriyordu.

Şampiyon, neredeyse yarı bilinç kaybıyla tedavi görüyordu. Kimse alışık değildi bu delikanlıyı hareketsiz görmeye. Gözlerindeki ışık, yaşama isteği ve azmi bu hastaneyi dojoya, yatağını tatamiye dönüştürmüştü sanki ve 10 ay süren mücadeleden şampiyon olarak çıktı. Hayatının her cephesinde süren mücadelesini kazandığı gündü o gün. Şampiyonluklarla doldurdu tarihini.  

1994 yılında Mısır’da dünya şampiyonu oldu. 10 yıldır süren bu mücadelenin somut bir karşılığıydı bu şampiyonluk madalyası. Çeşitli spor kulüplerinde karate hayatına devam etti. 2007 yılında Alaaddin Club’ı kurdu ve müsabakalara Alaaddin Club spocusu olarak katılmaya başladı. Bir yıl sonra Beşiktaş’ta Alaaddin Club’ın 2. şubesini açtı. İşletmecilik kariyerinin 2. yılının henüz başındayken şirketini 2 trilyon zarara uğratan bir sel felaketi yaşadı ama mücadeleyi asla bırakmadı. Kendine ve yaptığı işe olan inancı sayesinde bunun da üstesinden gelen Alaaddin, hayatın yapmaya çalıştığı ikinci atağa da gard alarak karate felsefesini hayatıyla da birleştirmiş oldu.



Alaaddin Şahintekin'in Hayatı

Alaaddin Şahintekin'in Karate Kariyeri

Alaaddin Şahintekin'le Karate Hakkında Söyleşi